Ana Sayfa > Popüler Yazılar > Diğer > Yazma Uğraşı

Yazma Uğraşı

Dr. Şükran Gölbaşı
Gastronomi Platformu 2007

 

Yazma uğraşı, öyle sabah masamın başına geçeyim, işte konum da belli, şööyle 3-5 saat yazsam, günde bir sayfa olsa ayda 30, yılda 365 sayfa eder cinsinden bir şey değil. Dünyayla göbek bağını kesmeden olacak şey hiç değil. Biz akademisyenler hep okur araştırırız da iş yazmaya geldiğinde onca şeyi toparlayıp kağıda dökmek bir türlü olmaz. Çünkü yazma uğraşı kıskanç bir sevgili gibidir, yaşamından her şeyi kovmadan onu buyur edemezsin.

Bir de "ne yazacağın" konusu var. İlla da sevdiğin, istediğin bir konuda çalışamazsın, bir sürü kısıtın yanısıra "o çok sevdiğin konunun" danışmanına ve jüriye de neye hizmet edeceğini, nasıl hizmet edeceğini, senin boyunu aşmayacağını vs. vs... ispat etmen gerekir. Keşke her tez yazanın dertleri bunlar olsa ne güzel, oysa bugünlerde insanlar bir şeyleri kitabına uydurup tezelden bir şeyler çırpıştırıp YÖK'ün muhtelif ünvanlar için öngördüğü puanları toplayıp hemen yardımcı doçent, hemen doçent vs. olmak çabasında.

İşte bu minval üzerine konuşuyorduk bir arkadaşımla, o evrensel kültür adı altında pazarlanmaya çalışılan küresel tüketim kültürü ve buna uyumlu yeni kimlik inşası konusunda çalışıyor. Ve biz yazdıklarımızın insanları giderek köşeye sıkıştıran bu egemen söyleme hizmet etmesin istiyoruz. Köşeye sıkıştırılmış, iş yaşamı-özel yaşam arasındaki rollerindeki çatışmayla kimlik yarılmasına uğratılmış insana şizofrenisini, işletme kültürünü eve taşıyarak aşmasını salık vermeyeceğiz. Hoş bunca guru arasında kim kaale alır bizim yazdıklarımızı, ama biz yine de yazdıklarımızın sürekli bir şeylerin üstüne çalınıp duran yaldızı kazımasını istiyoruz bir parça. Yaldızlama ustaları yani gurular; tüketim üzerine kurulu emperyal kültürün tüm pisliklerini altın, gümüş varaklarla kaplayıp insanlara pazarlamaları için çok para ödenen insan mühendisleri, sahte peygamberler... Sanki guruların evlerine giden yol, Türkiye üzerinden geçiyor ve onlar habire bir yerlerden gelip başka bir yerlere giderken burada pahalı bir mola verip talkın vermeden geçemiyorlar.

Nedir bu guruların dertleri? Egemen kılınmaya çalışılan yeni kültür, inşa edilmeye çalışılan yeni insan kimliği nasıl bir şeydir? Esasen yapılmaya çalışılan, işletme kültürünün günlük yaşama da yayılarak küresel bir ortak kültür oluşturması ve bu kültürün altını çizdiği değerleri kendinin kılmış insan modelidir. İşletme kültürü kazanmaya-başarıya odaklanmış bir kültürdür. Kazanmadığın sürece yapmış-etmiş olduklarının hiçbir değeri yoktur. Temel değer başarı, başarı da kazançla ölçülen bir şey olunca diğer tüm davranışlar bu ikisine giden kaldırım taşlarının döşenmesinden ibaret olmaktadır. Yani diğerkamlık, yani başkalarının zararı hilafına bir şey yapmaktan kaçınmak, aşk, sevgi gibi değerler yok bu işletme kültürü dolayımında inşa edilmeye çalışılan yeni insan modelinde. Her türlü tatmin, başarı, aşk, dostluk vb. insani değerlerin tümü, kazanç ve satın alma ile ilintilendiriliyor. Yirmili yaşlardaki gençlerin aşkı nasıl yaşadığına nasıl seviştiklerine, arkadaşlıklarına, yaşamlarının merkezine neyi koyduklarına baktığımızda, bu konuda hayli yol alınmış olduğunu esefle görüyoruz.

İşletmeler personelini eğitirken ve reklamlar müşteriyi eğindirirken altı çizilen hep şu: "Sen aslında şöyle bir insansın, tüm akıllı insanlar gibi karına pahalı hediyeler alırsın, aslında onun tek istediği budur, sen aslında pencereleri çift PVC li şöyle bir evde yaşarsın, ancak öyle mutlu olursun, onun için çok çalışman ve öncelikle de öngördüğümüz gibi davranman lazım, çok para kazanamıyorsan sen bir hiçsin, bu o kadar da zor değil, işte bunun için vazgeçmen gerekenlerin listesi ...."

İşte şu evrensel kültürden bahsederken gönderme yapılan şey aslında bal gibi tüketim kültürü. Dünya koca bir Pazar, bizler de bu Pazarda her şeyi sürekli değiş-tokuş etmeye zorlanan müşterileriz. Her şey bu değiş-tokuşa dahil, duygular, değerler... Evet, ben diyorum ki yazdıklarımız bunlara hizmet edecekse, kitle iletişim araçlarının da yardımıyla her gün daha fazla boğulan, canavarlaştırılmaya çalışılan insanın çok saklı kalmış insani bir yerlerine dokunamayacaksa neden yazalım?

2003 yılında yazılmıştır

ContactspcBanaspcCreative Commons Licenseİçeriğimiz CC BY-NC
spcUlaşınspcLisansına tabidir

w3c HTML CSS Compatible

* * * Site kullanım şartlarını buraya tıklayarak okuyabilirsiniz * * *